30 Nisan 2012 Pazartesi

Kılavuz'dan bir Pasaj

"Bir de pattadak çıkagelenler vardır, senden istediğini senin rızanla alan, seni kendine bağlamsını başaranlar vardır.. Günün birinde geldikleri gibi giderler. Ya alacaklarını aldıkları, bu da kendilerine yettiği için.. Tabii, bu durumda, ilk öbektekiler gibi davranmış olurlar: Yağma bitmiştir... Ya da sen onlara, kabul etmek istemedikleri bir ölçüde bağlandığın için. Yani 'başkası yağmalanır ama ben, başkasının kullanabileceği bir toprak değilim' türünden bir tutum... Senden uzaklaşırken senin ne düşündüğünü hiç merak etmezler..."  
                                     
                                  Bilge KARASU - KILAVUZ
                              
                                                                                           

17 Nisan 2012 Salı

Heyecan Arayışı

Saat 23.40 sularıydı, eve doğru gidiyordum. Otobüsten inmiş yavaşça eve doğru yaklaşırken içimde bir his belirdi. Duygusuzum, ruhsuzum diye haykıran birine seni seviyorum demek gibi manasız ve saçma bir işe kalkışmak üzereydim. Tüm olasılıkları hesaplamakla başlıyorum işe..
3 önergen ya da ergen ne olduklarını tam kestiremesem de ne olmadıklarını biliyorum: "Gelişimini tamamlamış sağlıklı birer yetişkin" oturuyor kaldırımda. Sesleri, gece yarısını yarıp semaya ulaşıyordu ya da ben öyle hissediyordum. O kadar eğleniyorlardı ki amiyane tabirle "ayar oldum". Ama kamçılamıştı bu hareketleri beni garip bir şekilde. (Tütün veya alkol içeren herhangi bir madde kullanmadım, kullanmam.). Sarı ışıklar altında  gençler aralarında şakalaşıyorlar, oynaşıyorlar...(Devlet Bahçeli klasiğini canlandırın aklınızda onu söylüyorum içimden). Yavaş yavaş atıyorum adımlarımı. Ve aklımda vuku bulan olayları hayata geçirmeye karar veriyorum. Kaşlarımı çatıyor, "tip tip" bakıyorum sesin geldiği yöne. Beni fark etmelerini bekliyorum. Biraz zaman geçiyor. İstediğimi elde ediyor ve dikkatlerini üzerime çekmeyi başarıyorum. Annemden cornette parası almak için dakikalarca merdivende bekleyen ve istediğini alan(50.000Lira) Uğur'um o an. İstediğini elde etmenin haklı mutluluğunu yaşıyorum. Artık kalbim daha hızlı atıyor ve hafiften terliyorum. Doğru mu yanlış mı bilmiyorum ama hani şöyle bir durum vardır ya, köpeğe ondan korktuğunu belli etmeyeceksin yoksa üstüne gelir, bu cümleyi doğrular en ufak bir tecrübem olmadı o güne dek. Tırsıyorum da üstüne üstelik. Şerlok Holms'un dövüşmeden önce oynadığı oyunu oynuyorum kafamda ve kurduğum senaryoların hiçbirinde alt edemiyorum elemanları. Ufak tefek olanı her defasında harcıyorum ama diğer ikisi maf ediyorum beni oracıkta. O kadar abartıyorum ki 3. sayfa haberi başkahramanı oluyorum. Tabi ki maktul olarak. Ufak kara kuru olanı yere serip kaçarım düşüncesi, sırtımda ki 3 buçuk kiloluk çantanın varlığını hatırlamam ile uzaklaşıyor düşüncelerimden. Hadi bilgisayarı falan geçtim, cüzdanım içinde. Başka bir yol bulmaya çalışıyorum, benim için hayat memat meselesi haline gelen öss sınavında bu kadar yormadım kafayı inan. Her neyse, vurup dükkana girmek geliyor aklıma ama açık herhangi bir yer göremiyorum. İlerde Tekel bayii var ama oldukça uzak, gözüm kesmiyor. 100 metreyi 9.67 ile koşabileceğime inandırıyorum kendime bir ara sırf ufak tefek olana bir darbe indirebilmek için. İşin ilginç tarafı içimde en ufak bir şiddet dürtüsünün olmaması. Renk katmak istiyorum durağan olarak ilerleyen hayatıma sadece. Bu kadar çok şeyi kısacık bir zaman dilimine sığdırmış olabilmeme şaşırıyor ve geri adım atmaya karar veriyorum, bazı düşüncelerden koşarak uzaklaşmak gerekir, bunun bilincinde olan bir birey olarak olaya karşı tutum geliştiriyorum. Burnumu da  düşünüyor ve vazgeçiyorum. Ailesi için pis işlere kalkışmayan bir aile babasıyım o dakikalarda. Nedendir bilmiyorum, bir türlü tek yapmam gerekenin kafamı farklı bir doğrultuda hareket ettirmek olduğunu düşünemiyorum. Mazlum olmaya karar veriyorum.
Çizmeli kedinin meşhur bakışı beliriyor ufacık gözlerimde. Büyümüyor gözlerim ama büyümüş gibi hissediyorum. Bir daha arkasına bakmamak üzere dönüp giden bir sevgili havası verdim sahneye. Ama bakıyorum ardıma arada bir. Tedingirlik hissi iliklerime işlemiş vaziyette. Ama hak ettim bunu. Yazılarımda mesaj vermek huyum değildir, ama bunda vereceğim. Normalde senin keşfetmen lazım bu mesajı aziz okur. Ama tembel insanlarız vesselam.
Anlık hislere kapılıp olur olmaz işlere kalkışmayın. Ya da kalkışın heyecan olsun..