30 Kasım 2011 Çarşamba

Düşüncesiz Yargı - 2

Son dönemde çok gündemde olan "Bedelli Askerlik", sosyal medyada geniş yankı uyandırdı haliyle. Beni ilgilendiren ise sosyal medyada ki yankının detayları.. Tepkim konuya değildir kesin bir dille bunu ifade etmek istiyorum öncelikle. Zamanının geldiği için yazma gereksinimi duydum. Bedelli Askerlik değilde başka bir gündem maddesi olsaydı ona istinaden yazacaktım. O yüzden bu yazıdan bedelli askerlik adına bir çıkarım yapmayın, yersiz olur.
Yargı: "Askerliğinizi yapamıyorsanız biz yapalım.". "Biz" ibaresi bu cümlede Türk Kadınlarını temsil ediyor. Bu bakış açısı bana göre çok acımasız,sığ ve temeli olmayan bir yaklaşım. Sebebi kadınların askerlik yapamayacağında değil elbette. Onlarca etmen var bu kararın çıkmasında, yürürlüğe konmasında. Bedelli gidecek olanlar içinde birçok çevresel etmen mevcut. Gidemeyenler içinde.. Burada belirtmek istediğim, yargıda bulunurken ne kadar dar bir perspektiften baktığımızla alakalı tam olarak.
Bir durum hakkında yargıya varırken ve buna bağlı olarak yorumda bulunurken çevresel etmenleri gözardı ediyoruz ne yazık ki.
Hepsi bir yana, sosyal medyada bu gibi durumlar çok fazla destekçi buluyor. Bende mi sorun var bilemiyorum. Ben bu ifadeyi okuduğumda çok sinirlendim. Belki ifadeye değil de yapılan yorumun yüzeyselliğineydi sinirim. Durumları bu kadar basite indirgeyerek yargılamak bana çok acımasız geliyor. Tamamen tek taraflı düşünerek hareket etmek bana her zaman sığ gelmiştir. Bakış açımı değiştirerek, ya da başka bakış açıları sergileyerek olaylara karşı daha adil yaklaşabiliriz.
Eğer bu ifadeyi enine boyuna tartıştıktan sonra dile getirdiklerini düşünsem bırakın yazı yazmayı kelime çıkmaz ağzımdan.
Son olarak tekrar etmek isterim ki, konuyu basite indirgeyerek konu için kullandığım ifade ile yargılamayın yazıyı. Bakış açınızı genişletin ve büyük resmi görmeye çalışın. Böylelikle yazıyı daha iyi anlayabilip, kanıksayacağınız düşüncesindeyim..

25 Kasım 2011 Cuma

Peşin Hüküm

Nedir bu yılandan korkma vaziyetim ? Bende çoğunuz gibiyim bu konuda.. Hayatım boyunca yılan görmemişim, ama adını duyunca bile tüylerim diken diken oluyor. İyi de yılanla ilgili tüm bildiklerim, hayvancağız hakkında lanse edilenler. Bana karşı sergilenen kötü bir tutum olmadı familyadaki hiçbir üyeden..

Bunun adı "Önyargı" yani "Peşin Hüküm"..
Beynimize gün içinde o kadar çok veri giriyor ki hangi bilginin temelinde ne yattığını ayırt edemiyoruz bazı durumlarda. Muhtemelen izlediklerim ve duyduklarım böyle bir tutum geliştirmeme etken olmuştur. Benim yılana karşı olan tutumum sizde; bir duyguya, düşünceye, nesneye veya başka bir şeye karşı hayat bulabilir. Genelde istemsiz olarak gerçekleşen bir durum olsa gerek çünkü çoğu zaman bilmeyiz bile öyle bir yargımızın olduğunu. Yargı, önümüze geldiğinde ruh halimiz anında değişiyorsa, yargıyla ilgili bilmediğimiz duygularımız ortaya çıkar. İşte o zaman fark ederiz durumu.

Burada size önyargılarınızdan kurtulun veya buna benzer tabirler kullanmayacağım. Size kalmış bir durum onları kabullenmek veya reddetmek. Mesela ben hala yılandan korkarım sebebini tam olarak bilmeksizin.

İnsanlar veya düşüncelere karşı olan önyargıların varlığını kabul etmek gerekebilir bir noktada. En azından konu ile ilgili farklı insanların fikirleri dinlenebilir. Olaya farklı bakış açıları ile bakmak öğrenilebilir. Yani ben yılanı müthiş öven, ekosistemin değişilmezi olduğunu gösteren bir belgesel izlesem iyi olabilir belki.

Gel gelelim, önyargımızın bize fayda sağladığını da sanmıyorum. O yüzden önyargılarımızı bir kenara bırakarak tutum geliştirmekten bir zarar gelmez. Denemenin zararı olmaz, yoksa olabilir mi?

Önyargınız gerçeğiniz olmadan durumu el koyabilirsiniz demek istediğim aslında. En azından yargının doğruluğu veya yanlışlığı hakkında elinizde elle tutulur sonuçlarınız olur. Bu da bir nebze daha iyi hissetmenizi sağlayabilir. Ya da yazının başlığına bakarak yazıyı hiç okumazsınız, bu da size bir şey kaybettirmez. Önyargılarınızın olduğunu kabul etmiş olursunuz alt tarafı..