29 Ekim 2014 Çarşamba

Metrobüsün İnsan Davranışları Üzerine Etkisi

Merhaba aziz okur. Uzun bir aradan sonra yazıyorum, affedin. Kısa yazacağım bu sefer ve biraz da anormal. Hangimiz kimi zaman ufak serserilikler yapmaktan hoşlanmıyoruz ki.. Evet deyip bana destek olan tüm okurlarım, var olun, daim olun..

Bugün yine uzun bir metrobüs yolculuğu yapıp arkadaşıma ulaşma gayreti içindeydim. Gayretim olumlu cevap verdi de. Neyse konumuz o değil. Metrobüste oturmak, daha doğrusu rahat yolculuk yapmak oldukça zordur. Bu günde o günlerden biriydi. Tatil olması, sevgili şehirdaşlarımı evden kovmuştu adeta. 100 kişilik araçlarda 1000 kişi seyahat ediyorduk. Rahatlık kisvesi altında eziyetten başka bir şey değil metrobüs. Rahat seyahat zor ama imkansız değil. Sistem işi. Sadede gelecek olursam, oturmuştum en nihayetinde. Dedim ya oturmak demek rahat yolculuk etmekle aynı değil. Orta yaşlarda bir ablamız mesafeyi korumaktan aciz, ya çantasıyla darbe vuruyor ya da koluyla. Sinirimi bozan bu hareket silsilesi 3 - 4 durak sürdü. İyice asabım bozulmuştu. "Biraz daha dikkatli olur musunuz?" demenin içimi rahatlatmayacağını bildiğimden farklı bir yola başvurdum. Kitabımı kapattım, ceketimi sırtıma geçirdim. Daha önceden ikaz düğmesine basılmış olması önemli bir detaydı, atlamamak lazımdı. Eğer ben basmış olsam inmek zorunda kalabilirdim. Malum mahalle baskısı. İkaz ışığı yanıyordu ve bende toparlandım. Kendim bile inanıyordum az daha ineceğime. Aynı zamanda durak isimlerine de bakıyor inecekmiş izlenimi güçlendirmek istiyordum. Gözlerindeki ışığı görmeniz lazımdı. Umut, sevinç, şüphe.. Baygın olan gözleri adeta parlıyordu artık ablanın. 1 durak geçti, 2 durak geçti 3 ve 4.. Abla bu arada benim kalkacağımı düşünüp az ileride boşalan koltuklara tenezzül etmiyordu. Benim veliahdımdı o zaman zarfında. 1 saat geçtikten sonra son durak yaklaşmıştı. Yavaşa yavaş boşalan koltuklardan birine oturdu artık. 1 durak sonra da aracın hattı bitmişti. Umut gerçekten çok güçlü bir duygu, en az korku ve aşk kadar..