14 Haziran 2013 Cuma

İkiyi Dörde Kolay Çevirirdik (Karne Günü)

Lise yıllarıydı, hatırladığım kadarıyla lise 2. Hayatımda ilk defa karnemde 2 vardı. Evet 2. Türk gencinin azılı düşmanı Fen Bilgisiydi elbette 2 olan dersim. Takdir almıştım ama başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi hissediyordum. Karneyi yok etmek çok saçma geliyordu. Farklı bir çıkış yolu bulmalıydım. Eve gidemezdim bu karne ile.. Anneme gösteremezdim, teyzelerime hiç. Önce çevrede dolaşan şehir efsanelerine kulak kabartmıştım. Alttaki notu kapatıp üstüne yazabiliyor muşuz?! Eskimiş bir yöntem olduğunu farkına varmam uzun sürmemişti. Çünkü o dönem karneler bilgisayar çıktısı ile verilmeye başlamıştı. Ne yapacağını bilmez halde, serseri mayın gibi dolanıyordum memleketimin gaz kokulu -sineklere sıkılan, göz yaşartmayan cinsten- sokaklarında. Diğer yandan gün, kendini gecenin soğuğuna teslim etmişti çoktan. Merak ederler kaygısı baş göstermişti artık. Cesaretimi topladım, karnemi buruşturdum ve eve gittim. Merakla gözlerini gözlerime dikmiş ailemi gördüm karşımda. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Karneyi fırlattığım gibi odaya hareketlendim koşar adım.
Hayal kırıklığının sessizliğini bekliyorken, sıradanlığın, tekdüzeliğin suküneti ile karşılaşmıştım. Annem odama geldi ve "olsun oğlum nazarlık o, üzme kendini!" dedi. O gün iki şeyi çok iyi anladım. Birincisi, bu hayatta hiçbir şey -ölüm hariç- büyütülüp dert edilmeye değmez. İkincisi ise, son güzelse her şey güzeldir.  
Karne günü stresini yaşayan tüm kardeşlerimin gözü aydın olsun. "Aferin" ve "olsun evladım, düzeltirsin" dolu günler dilerim.