19 Ekim 2012 Cuma

Eksik Bir Şey Var!

İsteyip de yapamadığım, yapmak zorunda olduğum için yaptığım onca "şey" hayatımın parçası, belki de tamamı olmuş vaziyette. Bana özgü bir durum olmadığının bilincinde olarak yazıyorum bu satırlarımı. Bu iki duruma ek olarak: Yapılması gereken ama bunun için elinden bir şeyin gelmediği durumlardan söz edebilirim. Yazının içeriği de 3. durum ile ilgili olacak genel hatlarıyla.
İstersin aslında, sana iyi geleceğini bilerek. Daha iyi hissetmeni sağlayacağını da bilirsin üstüne üstlük. "Yapmalısın!" nidaları hücum eder beyinin her bir hücresine. Her gün duyarsın bu gerçeği, duymaya devam edeceğini de bilirsin ne yazık ki. Hayatın bir parçası, anlamlı bir parçasıdır aslında. "Yapmalısın" ünlemi işe yaramadığında beynin sana oyun oynar, pek de zekice olmayan bir biçimde. Ama güdüler seni inceden inceye. "Yapabilirsin !" der bu defa. Denemeye teşvik eder. Yüreklendirir. Harekete geçirir. Denersin sonra belki, sonunun yine hüsran olacağını bilerek. Sorarsın kendine: " Sonunun hüsran olacağını düşündüğüm için mi hüsranla sonuçlandı? " Bu düşünce dalgasına kapıldığında felsefenin ilk sorusu olan, "evrenin ana maddesi su mu?" diye Thales kadar gidebilirsin. Ya da bir şiir gelir aklına ansızın.. "Hoş geldin kadınım benim hoş geldin" ile başlayan. Böylece ana konudan yani odaktan da uzaklaşmış olursun. Ne var ki insanın kendini kandırması hiç de kolay değil, ne kadar girift ve zekice olsa da plan.
Asıl konuya gelecek olursak, yiyemiyorum. Nane, maydanoz  biber, domates, patlıcan.. Ya aslında şöyle daha kolay olur gibi. Sebze olarak salatalık haricindekiler beni ilgilendirmiyor. İlgi alanıma girmiyor. Sağlığım için tüketmek istesem de olmuyor. Yıllardır sebebini aradım. Bulamadım. Sevmiyorum. İşin içinden çıktım kendimce. Hayatta çoğu şey değişir, bazı şeyler hiç değişmez. Umarım değişir bir gün..